Rütte Fotoğraf Grubu

#28
Rütte Fotoğraf Grubu
Diğer Yazıları

Editör notu: Bu güncelleme sırasında söyleşi yaptığımız bütün oluşumlara -birkaç kategori içeren- aynı soruları gönderdik. Bu oluşumlardan UZ Grubu ve Rütte Fotoğraf Grubu adına Orhan Cem Çetin, sorularımıza teker teker yanıt vermek yerine cevapları içinde sindiren farklı metinler kaleme almayı tercih ettiler.

İFSAK 8. İstanbul Fotoğraf Günleri broşürü (s.8), etkinlik duyurusu (1992)

Rütte Fotoğraf Grubu, 1980'lerin sonlarında fotoğrafta alternatif ifade olanakları arayışı içinde olan, o zamanlar 20'li yaşlarındaki Orhan Cem Çetin, Reha Akçakaya, Tayfun Özel, Kaan Çaydamlı, Sedef Antay, Hadiye Cangökçe ve Çetin Şan tarafından oluşturuldu. 

O tarihlerde Türkiye'de fotoğraf kültürü özellikle de kurum ve eleştiri boşluğu nedeniyle oldukça dağınık, ciddiyetten uzak ve kararsızdı. Öne çıkan belli kişiler ve amatör dernekler güya kuramsal çatışmaları körüklüyordu. En belirgin çatışma da "deneysel fotoğraf vs belgesel fotoğraf" diye özetlenebilecek, bugün için anlamsız olmakla birlikte o dönem fotoğrafçıları bir hayli alevlendiren zıtlaşmaydı. Deneysel fotoğraf tarafında özellikle Şahin Kaygun ve Ahmet Öner Gezgin, sonraları Nazif Topçuoğlu ve ben bu gerilimin hedefleri olduk. 

Karşı tarafta ise Gültekin Çizgen her fırsatta sert yazılar yazıyor, Ara Güler ve Sabit Kalfagil hayranları klasik an fotoğrafının dışında işler üreten fotoğrafçılara veryansın ediyorlardı. 

Bu ortamda gruplaşmalar kaçınılmazdı ve bir fotoğraf grubu furyası ortalığı sardı. Fotoğraf grubu ne demekti, açıkçası şimdi düşününce pek tarif edemiyorum. Galiba bugünkü inisiyatif veya kolektif gibi bir şey; hoş bunları da tanımlamak kolay değil.

Ben de o sıralar özellikle karanlık oda uygulamalarında yetkinleşmiş, sahada profesyonel olarak çalışan ama henüz kişisel sergi açmamış, pek kimsenin bilmediği, tanımadığı birisiydim. Tanıdık Şeyler serisini üretiyor, kendi geliştirdiğim boyanmış kağıt negatiflerden basılan renkli karanlık oda baskıları formatındaki bu işleri arkadaşlarıma gösteriyordum.

O günlerde Ahmet Öner Gezgin'in evinde, "deneysel" çalışan fotoğrafçıların bir araya geldiği ve bir cephe oluşturma girişiminin konuşulduğu toplantılar düzenleniyormuş. Ben de davet edildim. Yukarıda saydığım isimlerle bu toplantılar sırasında tanıştık. Hepimiz İstanbul'un Anadolu Yakası'nda yaşıyorduk. Toplantı sonrası birlikte Kadıköy'e geçerken konuşmalar yolda devam ediyordu. Giderek birbirimize ısındık, benzer motivasyonlara sahip olduğumuza ve birlikte hareket etmenin, dayanışma içinde olmanın bize iyi geleceğine karar verdik.

Grubun adı Rütte olarak belirlendi. Bu herhangi bir anlamı olmayan, bir çırpıda uydurduğum bir sözcüktü. Zaman içinde anlam kazanmasını umuyorduk. Bir zamanlar okuduğum bir öyküde geçen Latince deyiş "Habet et musca splenem" de sloganımız oldu. "Sineklerin de dalağı vardır" anlamına geldiğini okumuştum. Çok eski zamanlarda kalp nasıl ki sevgi organıysa, dalağın da neşe, gülme, mizah duygusu organı olduğuna inanılırmış. Yani sineklerin bile mizah duygusu vardır, onlar bile gülmesini bilir; rahat olalım, gergin, kavgacı olmayalım, asık suratlarla sanat yapmayalım, biraz da eğlenelim diyorduk.

Eylemselliğe, bireyselliğe, özgünlüğe ve farklılığa inanıyorduk. Manifestomuzda, birbirimize benzemek değil aksine benzememek için bir araya geldiğimizi vurgulamıştık. 

Bağımsızlıktan belki bu bağlamda söz edilebilir. Herhangi bir kampa ait olmamak, yapmadan duramadığın için yapıyor olmak, sadece kendinden mesul olmak, bir bağlılık yemini de etmemiş olmak.

Herkesin üslubu birbirinden çok farklıydı. Ortak olan daha çok şikayetlerimiz ve herkesin bir kalıba girmeye zorlanıyor olmasıydı. Bu nedenle oldukça sıra dışı, kışkırtıcı ve eğlenceli işler yaptık. En etkili iki iş, düzenlediğimiz anti-yarışma Nasıl Oluyor da Böyle Oluyor (1989) ve atışmalı, müzikli doğaçlama multivizyon-şov Emprovizyon (1992) oldu. 

Sonrasında da grup dağıldı. Zaten Rütte'yi duyurduğumuz manifestoda, bir araya gelmemize yol açan nedenler ortadan kalktığında Rütte'nin işlevsizleşeceği ve bir noktada dağılacağımız belirtilmişti. 

Grup dağıldıktan sonra bireysel üretimini sürdürenler olduğu gibi, Kaan ve Çetin benzer bir anlayışla 6:45 Yayınevi'ni kurdular. Rütte'nin logosunu kitaplarında kullanmaya devam ettiler. 

Sonrasında ben hiçbir fotoğraf grubunun ya da benzer oluşumun parçası olmamaya özen gösterdim. Karar alma zorlukları, ortak kararların "asgari müşterek", dolayısıyla kimsenin içine sinmeyen çözümler olması benim için caydırıcıydı. Rütte 1990'larda dağıldıktan sonra bir süre Hadiye Cangökçe ile ortak imzalı işler yaptık ama benzer sorunlar nedeniyle bireysel devam ettik. Bugün fotoğrafçı olmayan sanatçılarla iş birliği içinde olmayı ve geçici grupların parçası olmayı tercih ediyorum. Bu benim için daha tamamlayıcı ve özgür bir seçenek gibi görünüyor.

 

(Kapak görseli: RÜTTE 1. Ulusal Fotoğraf Yarışması "Nasıl oluyor da böyle oluyor?" sergi afişinden detay [1989])