KABA HAT

#28
KABA HAT
Hakkında

Bağımsız sanat oluşumları dediğimizde, en başat kavramlardan biri elbette "bağımsızlık". Bağımsızlık sizin için ne anlama geliyor? Kendinizi (bir sanat oluşumu olarak) nelere bağımlı, neleri gözetmek durumunda hissediyorsunuz?

M: Sanatçı için bağımsızlık, hiçbir kurum ya da bireyin ekonomik veya psikolojik baskısı altında kalmadan söylemek, üretmek, istediğini paylaşacak alana ve imkânlara sahip olmaktır. KABA HAT kurumlarla çalışmadan varlığını sürdürmeyi hedefleyen bir sanat kolektifi ve bağımsızlığını bu duruşa sadık kalarak sürdürmeye çalışıyor. Hangi platformlarda, hangi kişilerle ya da destekçilerle çalışacağımızı dikkatli seçmeye çalışıyoruz. Bu seçicilik KABA HAT'ın aldığı pozisyonun manasını kaybetmemesi için önemli. 

O: Her ne kadar kolektif boyutta ana akım sanat kurumlarından ve etkinliklerinden bağımsız olmaya çalışsak da, bireysel sanat üretimimizde kurduğumuz ilişkilerden ötürü onlara bağımlı kalmaya devam ediyoruz. Karamsar bir yorum olacak belki, görünmez bir düzlemde sanat kurumlarına ve sanat fonlarına ekonomik ve sosyal açıdan bağımlıyız. Kanımca çağdaş sanat tarzında, onun dayattığı sanat hiyerarşisinde özgürleşmek mümkün olamıyor. Depresyona engel olabilmek için bağımsızlık kavramını tanımlayarak bu sınırını çizmek gerekiyor, üretmeye devam etmek lazım. 

Ö: Bağımsızlık durumunu birkaç düzlemde ele almak mümkün. Bunların ilki ekonomik bağımsızlık. Benzer oluşumların bir araya gelip kendi ekonomik devamlılığını sağlayacak koşulları yaratması gerekli. Bunun için de bir çeşit örgütlülük hali gerekli. Yine bunun için kendi izleyici/destekçi düzeneğini anlaması, tanımlaması ve üretmesi gerek. İkinci düzlem kavramsal/düşünsel bağımsızlık, yani ana akım sanat kurumlarının söylediklerinin dışında bir yerlerde düşünce üretimine girişilmiş olması, bu da ciddi emek isteyen bir hal. Bağımsız sanat oluşumlarının hâlâ bir çeşit uydu konumunda olduğunu düşünüyorum. Nasıl bir kopuş örgütlenebilir bunu düşünmek istiyorum.

N: Birbirimize iş birliği ve dostluk çerçevesinde korkunç derecede ihtiyaç duyuyor, bu ihtiyacı paylaşma konusunda da açık davranıyoruz. İçerideki (her zaman değişime tabi) bu sıcak bağ birkaç temel karar dışında plansız bir şekilde ilerlerken, bizi bu zamana kadar büyük ölçüde bağımsız kıldı. Sanırım bunun daha ne kadar, ne şekilde süreceğini de yine temelde bu ilişkiyi nasıl ele aldığımız belirleyecek. 

E: Bağımsızlık bir kimya problemi gibi. Hem kişisel, hem de grubun güç endeksine bağlı olarak değişiyor. Bu endeksi etkileyen birçok faktör mevcut. Ekonomik özgürlük, belli bir para, hatta sermaye ya da başvuruların sonuçlarına kadar giden bir yelpazede dalgalanıyor. 20'li yaşları geride bırakan bireyler olarak sorumluluklarımızın gittikçe arttığı bir akıştayız. Bu sorumluluklar kimi zaman "başka" işler kovalamamızı zorunlu kılıyor. Hatta Türkiye'den başka ülkelere taşınmamıza kadar giden etkilere dönüşüyor. Bu ayrılık bile bu "güç" endeksinde ciddi bir zigzag yaratıyor.

Sorumlulukların getirdiği zamansızlık bile bir noktada bağımsızlığa engel olabilecek duruma gelebilir - ki geliyor. Ailenin parasından kurum parasına, ekmeğini taştan çıkarmaktan dostlarca desteklenmeye... Bu ekonomik bağımsızlık arayışında belki de başka çözümlere ihtiyaç var. Güç, zaman, para üçgeninden alternatif kaçışlara. 

Kurumlarla çalışmama hissiyatımız nedeniyle bu kaçışları keşfetmek bizim için çok daha önemli hale gelmiş gibi hissediyorum.                                     

Peki kolektivite ve örgütlülük sizin için ne anlama geliyor?                 

M: Birlikte üretmenin özgürleştirici yanı. Özellikle eleştiride bulunmanın tarafları ciddi hukuki süreçlere sürüklediği bu zamanlarda, birbirinden cesaret/destek almak ve olası müdahalelerin yükünü paylaşmak ya da müdahaleden kaçınabilmek. 

O: Küresel bireysellik çağının sonuna gelmiş olabiliriz. Özellikle sözde demokratik rejimlere karşı örgütlü eylemler bunun göstergesi sanki. Şili'deki, Beyrut'taki eylemler mesela. İnsanların sessizce ve kendi kendine birbirini bulmasıyla aşk doğuyor. Sanat bağlamında da kolektivite ve örgütlülük ihtiyaç duyduğumuzda elimizin altında. Ortak bir amaç ve heyecan yoksa kolektivite de olamıyor. İşlemiyor.

E: Örgütlü olmak barındırdığı seçimin sonucuyla politik bir duruşu temsil ediyor. Bu örgütlenmenin doğası, hiyerarşik yapısı ve prensipleri de bunu özelliyor. Zaman bireysel hayatlarımızı ve dünyayı katman katman işlerken günün sonunda uzlaşılmış Pi sayıları kalıyor ve tekrar harekete geçecek gücü birbirimizde, yani bu örgütlülükte buluyoruz.

Neden bağımsız bir oluşum kurmayı/var olan bir oluşumun içinde yer almayı istediniz?

M: Çünkü sanat piyasasının yalnızlaştırıcı ve rekabet odaklı durumundan rahatsızdık ve birbirimize destek olmak, ürettiklerimizi paylaşmak ve geri bildirim almak ihtiyacını hissettik.     

O: KABA HAT'ın bir arada durmasının önemli bir sebebi arkadaşlık. Arkadaşlığın tanımı beklentiler ve olumlu ya da olumsuz yaşanmışlıklar ile değişse de hepimizi bir arada tutan beraber üretmekten ve birbirimizin varlığından duyduğumuz haz olmalı.

Ö: Üretim araçlarını ele geçirmek için. 

N: Üretim araçlarını ele geçirmek için. Ve yemek masası etrafında geçirilen saatlerin cazibesi nedeniyle.

E: Küçükken dışarıda top oynayan çocukları pencereden izlemek zorunda kaldığım için.

Ekibiniz kaç kişiden oluşuyor ve bir iş bölümü/görev tanımı var mı? Varsa ne gibi başlıklar içeriyor?                             

M: Sayımız zaman içinde değişti. Şu anda 5'i aktif, 1'i geçici olarak mola vermiş toplam 6 sanatçıyız. 

Ö: Bir iş ortaya çıkarmak için bir araya gelindiğinde kimin canı ne çekiyorsa ya da neye hakimse onunla ilgileniyor. Benim için KABA HAT'ın izlemesi en güzel yanlarından biri işlerin akışı; bir uyarılmışlık halinin ortaya çıkması, herkesin gözünü kulağını açarak neye ihtiyacımız olduğunu takip etmesi. O anlar kolektif bir hale, yavaş yavaş görünmez bir yekpareliğe, tamamen olmasa da, yaklaşılması.

E: Bazı uzmanlık, yetenek ya da zevk alanları dağılmış olsa da bunlar memuri bir görevlendirmeye yol açmak yerine herkesin arzu ettiği noktada elini daldırabileceği bir hamura dönüşüyor.

Oluşumlar sanat ortamının ihtiyaçları kadar bireysel merak ve ihtiyaçlardan da doğuyor elbette. Dolayısıyla bir oluşumun var olmasında içindeki bireylerin kişisel istek ve yönelimleri de önemli bir faktör halini alıyor. Oluşumunuzun yapısı ve hedeflerinin içinde yer alan bireylere ne kadar bağlı olduğunu düşünüyorsunuz? Buradaki ihtiyaçlar/hedefler/kişisel yönelimler arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

M: KABA HAT'ın içindeki bireylerle ve herkesin ilgi alanlarıyla tabii ki hem içerik hem de kullanılan üretim biçimi açısından direkt bir bağı var. Kimi zaman ortak dertlere, ihtiyaçlara ya da tecrübelere odaklanıyoruz; bazen de herkesin sözünü ayrı ayrı ama bir arada tutabilecek çözümler, metotlar araştırıyoruz. Örneğin son ürettiğimiz performans işinin bu arayışın sonunda ortaya çıkmış bir metot olduğu söylenebilir.

O: Farklı coğrafyalara dağıldığımız için denge kurmamız çok zor oluyor. Hatta bir dengeden bahsetmek mümkün bile değil. Birbirimizle iletişim kuramadığımız zamanlarda KABA HAT'ın yapısı zayıflıyor. Bu yapı bir masanın etrafında oturarak kurulabiliyor ancak. Birbirimize olan yakınlık derecesi önemli bir faktör. Uzaktan ilişki yürütmekle birliktelik zorlaşabiliyor. Bireysel merak ve ihtiyaçlar ne kadar uyuşsa da lojistik açıdan iletişimde kalabilmek için büyük bir özveri gerek.

Ö: Bir denge kuruluyor mu bilemiyorum. Kimimiz zaman zaman daha baskın çıkabiliyor bazı düşünce ve eylemleri ittirme konusunda. Bir de KABA HAT'ın hepimizden bağımsız bir kendi ilgi alanı oluştuğunu düşünüyorum, hepimizin arzularından ortaya çıkan bir harç. Belki her zaman bilinçli olmasa da bunu gözettiğimizi düşünüyorum bir araya geldiğimizde. Bir nevi kendimizi KABA HAT'ın saatine ayarlamak. 

N: Süreç içerisindeki tüm adımlar tamamen bireylere bağlı; bu nedenle dengeyi kurmak için dinleme ve konuşmaya dayalı bir etiğe yaslanmaya çalışıyoruz. Bunu aynı zamanda olabilecek en keyifli yöntemlerden biri olduğu için de yapıyoruz. Dengeyi kurmayı beceremediğimiz anlar da bu etiğin önceliğini teslim etmediğimiz zamanlarda yaşanıyor. 

Başka bağımsız oluşumlarla dirsek temasınız var mı? Nasıl bir iletişim halindesiniz?

M: Başka oluşumlarla çok sık bir araya gelemiyoruz (Kendimiz bile zor bir araya gelebiliyoruz bu aralar zaten). Ancak örneğin Orta Format'ın 23. Güncellemesi için sizinle yaptığımız iş birliği bizim için iyi bir deneyimdi. Bu tür davetlerin bizi farklı alanlara ve üretim biçimlerine yönlendirmesi bizi heyecanlandırıyor.

O: Geçmişte Ankara'da Torun ile yakınlaştık. Hazavuzu ve Atılkunst'tan tanıdığımız sanatçılarla bir etkinlik yapmıştık. O zamanlar hepimiz İstanbul'daydık ve kolektifler birbiriyle dirsek temasındaydı. Halay çekmek kolaydı. 

Sizce bağımsız oluşumlar ne gibi iş birlikleri yapabilirler, yapıyorlar?            

O: Sanat kooperatifleri aklıma geliyor. Mekân, atölye ve üretim desteği konusunda dayanışma alanları kurulabilir.

Ö: Kendimize ait bir ekonominin nasıl yaratılabileceğinin tartışılacağı bir konferansla başlayabiliriz belki. Eylemlilik halini yavaşlatıp düşünce üretiminin ne olduğu tartışılabilir. Etkinlik kültürü ve durmadan üretme ve gösterme buyruğunun baskıcı cazibesine karşı bir yavaşlamaya beraberce gidilebilir.

N: Gelenler, öğle saatlerindeki buluşmaya o sırada evlerinde hangi malzeme varsa getirirler. Hava güzeldir; parka ocak, masa, yer örtüleri ve kazanlar taşınmıştır. Malzemelerin hepsi toplanınca hep beraber yemeği hazırlamaya başlarız. Soğan doğrama, maydanozları yıkama, balkabağını ayıklama, havuç rendeleme, yeşil mercimeği haşlama gibi işler yapılırken bir taraftan bitki suları hazırlanır, ortaya konulan biraz ekmek ve acı biberli sosla atıştırmaya ve konuşmaya başlarız. Hazırlanan malzemeler bir kazanda buluşur ve kazanın içindeki yemeği karıştırırken konuşmaya devam ederiz. Sonra herkesin yanında getirdiği tabak, çatal, kaşık ortaya çıkar ve yemek dağıtılır. Kazanın içindekiler parktaki herkes için yeterlidir. Gelenler, tabaklarını alıp yer örtülerine yerleşir ve konuşma sürer. Olla Común.

Ekonomik olarak sürdürülebilirliğinizi nasıl sağlıyorsunuz?             

M: Sağlayamıyoruz. Özellikle para bulmaya çalıştığımız spesifik bir şey var ise, online crowd funding, dostlara destek çağrısı gibi yöntemlere başvuruyoruz.                

E: Zamandan kısarak. Bireysel arayışlara yön vererek, bazen uyku moduna geçerek. Taa ki bir enerji ve bunu destekleyecek bir plan ortaya çıkana kadar.

N: Şu an bu konunun belki de en ciddi şekilde karşımıza dikildiği noktadayız, çünkü artık KABA HAT'ın çoğu Türkiye'de yaşamıyor. Fiziksel olarak bir araya gelmenin maddi olanaklara bu denli bağlı olmasının etkisini hissetmeye başlasak da henüz nasıl yollar çizeceğimizi bilmiyoruz.

Bağımsız oluşumların güncel ekonomik ve sosyal şartlarda Türkiye sanatında nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?                             

M: Kâr amacı gütmeyen sanatçı mekânlarının çok önemli olduğunu kendi tecrübelerimizden de biliyoruz. Bu oluşumların özellikle genç, yeni mezun olmuş sanatçılar için önemi var. 

E: Farklı modeller, farklı denemeler ve farklı çabalar mevcut duruma ayak uyduramayan, rahatsız olan ya da bunu baştan reddeden kişi ve gruplar için örnek olabilir. Bu oluşumların varlığı ve deneyimlerinin arşivi bazen ne istedikleri kadar neyi istemediklerini de belirleyebilir. 

N: O kadar ciddi bir etkisi olabilir ki bence hâlâ bunun tam olarak farkında değiliz. Bu etkiyi kitlesel bir dönüşüm olarak değil, karşılaşmalar düzeyinde hayal ediyorum. Soruda geçen "Türkiye sanatı"nın gerçekten tutkulu, mizaha açık, heyecan uyandıran, nüfuz eden karşılaşmalar yaratmasını isterdim. Bunu harekete geçirmek için bağımsız oluşumların varlığına ihtiyaç duyduğumuz ortada. Gerçekten anlamlı bir karşılaşmanın ardından, koşulların olumsuzluğunun hiçbir önemi kalmayabilir bile, çünkü belki bu kadarı yeterlidir. 

Bağımsız inisiyatiflerin geleceğine ilişkin düşüncenizi merak ediyoruz. Bu konuda ne düşünürsünüz, herhangi bir endişeniz var mı?                         

M: İnisiyatifler oluşur, dağılır, yenileri bir araya gelir... Bu konuda bir endişem yok. Endişe bir türlü dağılmayan, bağımlı ve kemikleşmiş, gençlerin önünü tıkayan ve yeni taze bilginin Türkiye sanatına akışını engelleyen kimi kurumlar ve yöneticileri için var.                 

O: Bağımsız oluşumlar bir kıvılcım gibi. Büyük bir ateşe dönüşmüyor ama sürekli başka başka durumlarda başka başka kişilerle karşımıza çıkıyorlar. Yapısı gereği biri başlıyor, diğeri bitiyor. 

N: Olumsuz ya da uygun olmayan koşulların normalleştirilebildiği yapıları endişe verici buluyorum. Bağımsız inisiyatifler geleceklerine dair karar alma özgürlüğüne sahip.