Self Consumption

#17
Fikret Can Kuşadalı
Hakkında
Orta Format
Hakkında Diğer Yazıları

Fikret Can Kuşadalı'nın "Self Consumption" çalışması market, satın alma, en nihayetinde kapitalizm ve tüketim toplumu alışkanlıklarını sorguluyor. Fotoğraf serisinde bir market içinde görünen birey giderek deforme ediyor. Peki ama acaba bozulan ne? Fotoğraftaki kadın mı, yoksa marketteki ürünler mi? Yoksa yediğimiz şeyler de bizi mi bozuyor? Fotoğraftaki birey acaba parça parça kendini mi yok ediyor? Farkına varmadan, çok mutlu ve toz pembe bir dünya içinde olduğumuzu düşünürken yok mu oluyoruz? Yoksa farkına vardığımız için mutsuzluğumuzdan mı yok oluyoruz?

Kuşadalı'nın deformasyonu pazarlama yöntemlerindeki gibi albenili bir kandırmaca barındırmıyor. Aksine rastgele tekrarlardan oluşuyor ve bilgisayarlarda oluşabilen "glitch" denilen efekte benzer bir basitlikte gerçekleşiyor. Özellikle birey olarak kadını tercih etmesinin sebebi ise, kadının birçok yerde tüketim sektörlerinin ortasına oturtulup bedeni üzerinden ticaret yapılıyor olması.

Kimlik, kadın bedeni, ayrımcılık gibi konularla ve bu konuların mimari ve sosyolojiye yansımalarıyla ilgilenen Kuşadalı için çalışmasında Chanel'in yaptığı bir defile de ilham verici olmuş. Markanın bir lansmanında market konsepti içerisinde mankenler yürüyor ve kıyafetleri sergiliyor (http://www.youtube.com/watch?v=YLDUXZ4X5b8). Buna benzer bir diğer örnek de, Açlık Oyunları'ndan. Konusu geçen "The Capitol" her şeyin üst düzey moda ve yemek ile alakalı olduğu bir kent yaşamı olarak ifade ediliyor. Kuşadalı'ya göre bunlar gerçekten çok kötü distopyalar. Ama hangi mevsimde hangi ürünün yetişebildiğini unutacak hale geldiğimizi, her ürünün diğerinden daha organik iddiasıyla pazarlandığı gündelik yaşamımızı düşünecek olursak; durumumuzun distopya kabul edilecek kadar uzak olmadığına işaret ediyor.

"Self Consumption"da da bireyden çok sistemin davranışı ile ilgilenen Kuşadalı'nın bu durumu kendisinin sorguladığı kadar bize de sorgulattığı aşikar. İşin özü, bir pazarın içindeyiz ve herkes bize bir şeyleri yedirmeye çalışıyor. Bize "yedirdikleri"ndeki muallak durum, her iki anlama da çıkabilir.