Kayıp

#22
Evren Özesen
Hakkında
Orta Format
Hakkında Diğer Yazıları

Kayıp, Evren Özesen'in kaybettiği ya da kaybettiğini düşündüğü kişilerle, yerlerle, hislerle ve zamanla ilgili çalışması.

Zihnimiz geçmişi unutmaya meyilli olsa da, fotoğraflar beynimiz dışında bir kayıt olarak anıları hatırlatıcı hale geliyor. Bunun için o anın fotoğrafı olmasına gerek yok, fotoğraf insanı o zamana götüren bir etiket işlevi görebiliyor. Özesen'in fotoğrafları da kendisi için kayıplara dair işaretler barındırıyor ve çalışmasını şöyle anlatıyor:  "Fotoğraf arşivimde, tarihe göre sıralanmış klasörlerin haricinde birkaç klasör daha bulunuyor. "Kayıp" bu klasörlerden birinden çıktı aslında. İsimsiz bir klasördü. İçinde 2007 yılından 2016'ya kadar çekilmiş 50 civarında fotoğraf vardı. Bir gün bu klasöre bir fotoğraf daha eklerken kendi kendime bu klasörün neyin nesi olduğunu sordum. Farklı yerlerde farklı zamanlarda farklı tekniklerle çekilmiş bu fotoğrafları neden bir araya topluyordum? Üstüne düşünmeye başladıktan kısa bir süre anlamaya başladım. Fotoğrafların hemen hepsi kaybettiğim ya da kaybettiğimi düşündüğüm kişilerle, yerlerle, hislerle ve zamanla ilgiliydi. Kimi doğrudan bu "şey"lerdi, kimi bana onları anımsatan görüntülerdi, kimi de belirli bir döneme referans veren fotoğraflardı. Unutmayı tercih edebileceğim acılar ve unutmak istemediğim şeyler bir arada ve iç içeydi."

Kayıp çalışması, kişisel duygularının yanı sıra fotoğraflardaki kendine has durgunlukla izleyicisini kendi kayıplarını düşünmeye itiyor. Fotoğraflardaki izler, nesneler sanki hiç değişmiyormuş, o mekanlara her gideni karşılıyormuş hissi veriyor. Hatta insanlar, deniz, başaklar bile havada asılı kalmış ve orada öylece durmakta sanki.

Mekanlar, insanlar, nesneler, kısaca her şey değişiyor ve fotoğraflar "Kayıp" çalışmasında da olduğu gibi kağıtta izler ve hatıraları tetikleyen işaretler olarak kalmaya devam ediyor.